Otizmli Çocuğu Olan Anne-Babalar
Erken eğitim, tüm özel gereksinimli çocuklar için olduğu gibi, otizmli çocuklar için de yaşamsal önem taşımaktadır. Otizme yönelik erken eğitim programları bilimsel dayanaklar açısından değerlendirildiğinde, uygulamalı davranış analizine dayalı bir erken eğitim programı olan Erken ve Yoğun Davranışsal Eğitim (EYDE) öne çıkmaktadır.
EYDE, 1960’lı yıllarda Ivar Lovaas tarafından ABD’de geliştirilmiştir. EYDE programlarını otizmli bireylere yönelik diğer erken eğitim programlarından ayıran özellikler şunlardır:
- EYDE programlarında otizmli çocukların özelliklerine göre geliştirilmiş çok ayrıntılı bir müfredat izlenmektedir.
- EYDE programları önceleri bire-bir yürütülmekte; zamanla grup eğitimine ve kaynaştırmaya geçilmektedir.
- EYDE programları evde ya da kurumda haftada 20-40 saat süreyle yürütülmektedir.
- EYDE programlarında profesyonel olmayan ev eğitmenleri ve uygulamalı davranış analizinde en az yüksek lisans derecesine sahip danışmanlar görev almaktadır.
- EYDE programlarında kullanılan başlıca öğretim süreçleri; yanlışsız öğretim formatıyla yürütülen ayrık denemelerle öğretim ve fırsat öğretimidir.
Yapılan araştırmalar, EYDE’ye başladığında daha küçük yaşta ve daha yüksek gelişimsel düzeyde olanların; ayrıca, daha uzun süre EYDE hizmeti alanların, en fazla ilerlemeyi gösterdiği yönünde bulgularla sonuçlanmıştır. Öte yandan, en az ilerleme gösteren çocukların özellikleri, EYDE’ye başladıkları sırada, diğer çocuklardan farklı bulunmamıştır. Dolayısıyla, EYDE hizmetlerinden hangi çocukların daha fazla yararlanacağını tahmin etmenin mümkün olduğu; ancak, hangilerinin daha az yararlanacağını tahmin etmenin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. (Perry ve diğ., 2008; 2011). Öyleyse, orta ya da ileri derecede otistik özellik gösteren tüm çocuklara EYDE’ye erişim şansı vermek gerektiği görülmektedir.
Prof.Dr. Gönül Kırcaali İftar’ın otizmli çocuğu olan anne-babalara şu tavsiyelerde bulunuyor:
- İşitsel uyaranlar az-görsel uyaranlar çok olmalı,
- Yönerge verilirken isim kullanılmamalı,
- Hedeflenen beceriler öğretildikten sonra kavram öğretimine geçilmeli,
- Yapılan çalışmayla ilgili bir sonraki kullanılacak materyallerin de göz önünde bulundurulması gerekir.
- Yönergelerin tekrarlanmaması önem arz etmektedir.
- İletişim girişimini ilk çocuğun başlatması önemdir.
- İletişime geçilirken ses tonu net ve orta düzeyde olmalı,
- Pekiştireçler ne kadar etkili olursa, eğitim de o kadar etkili olacaktır.
- Sosyal pekiştireçler içten ve samimi olmalı,
- Ağızdaki gıda pekiştireci tamamen bitmeden bir sonraki öğretime geçilmeli,
- Yönerge ile birlikte ipucu verilmemeli, ipucu geçici yardım olarak kullanılmalıdır.
- Eğer ağlama davranışı meydana geliyor ise bir yerde bir yanlışlık var demektir, çocuk sustuktan sonra faaliyete devam edilmelidir.